Dışkıdaki tohumla iklim kurtulacak
LİDER YILMAZ Ankara – Akdeniz Tabiat Muhafaza Birliği Koordinatörü, BM Klâsik Hayvancılık ve Meralar Yılı hareketinin milletlerarası komitesi üyesi ve Avrupa Bölgesi Eş Lideri Yolda Girişim’in Lideri Engin Yılmaz, göçebe hayvancılığın, iklim değişikliği ile çabada kıymetli araç olduğunu kaydetti. Mera ve otlakların ağır korbon tavır alanları olduğuna belirten Yılmaz, hayvanların kuru ot ve yaprakları tüketmesiyle mera ve ormanlardaki yangınları da önlediğini vurguladı.
Yılmaz, Akdeniz ülkelerinin tamamında hayvan göçlerinin haritalanması çalışması yürütüldüğünü, Türkiye’de de bu çalışmanın başlatıldığını deklare etti. Yılmaz, “Kovid yüzünden saha çalışmamıza orta verdik lakin 2022 ortaları prestijiyle haritalar çıkacak. Bu data setleri, geleceğe ait tedbirler almak açısından kıymetli rol oynayacak” tabirlerini kullandı.
Yılmaz, göçebe hayvancılık ile iklim değişikliği içindeki farklı bir temasa işaret ederken, hayvan otlatmalarının, besin döngüsüne gübre katması, otlakların dinlenmesi ve ağaçların yenilenmesini mümkün kıldığını, toprağın ıslah ve direncini artırdığını söylemiş oldu. Yılmaz, hayvanların göçüyle suyun bulunduğu yerde tüketildiğini, bu biçimdece su üstündeki baskı ve iklim krizinin azalmasına yardımcı olduğunu aktardı.
Göçebe hayvancılıkla eko sistemin direncinin arttığını belirten Yılmaz, göçebe hayvancılıkta hayvanlar daima taşınabilir olduğu için gübrenin bir yerde toplanmayıp, toprağın ve suyun kirliliğini engellediğini, bilakis beslediğini kaydetti. Yılmaz, “Hani bok böceği üzere fazlaca değerli rol oynayan, toprağın filtrasyon sistemini güçlendiren böceklerin, canlıların da yaşamasını sağlıyor. Onlar yardımıyla, o nitrojeni toprağın içine gömerken, açtıkları kanallar yardımıyla toprağın erozyona karşı su filtrasyon nazaranvini de artırıyor” dedi.
Aile ile göçe çıkıldı
Yılmaz, göçebe hayvanların hareketliliği niçiniyle endüstriyel hayvancılığa bakılırsa fazlaca az ölçüde sera gazı salınımı gerçekleştirdiğini ve iklim dostu olduğunu vurguladı.
Göçebe hayvancılık ve bitkilerin iklim değişikliğine ahengini araştırmak üzere bir proje hazırlandığı ve göçebe Sarıkeçili bir aile ile bilim insanlarının göçe çıktığını anlatan Yılmaz, 350 kilometrelik bir rotanın bilgilerinin toplandığını bildirdi. Göçebe hayvanların dışkı yoluyla doğal tohumlama yaptığı ve iklimin korunmasına katkıda bulunduğu tezini lisana getiren Yılmaz, tespitlerini şu biçimde aktardı:
“Bu hayvanlar tabiatın takvimini izledikleri için, bitkiler tam tohuma durduğu vakit yola çıkıyorlar ve bu sırada, mesela, bir koyun diyelim günde 10 kilo ot yedi, 20 kilometre daha sonra hem dışkısıyla hem tüyleriyle bu bitkilerin tohumunu oraya taşımış oluyor ve aşikâr frekanslarla 350-400 kilometrelik bir rotadan bahsediyoruz. Bin koyun, bin 500 kilometrede 200 milyon tohum taşıyor toplam gidiş gelişinde. Göçebe hayvancıların bu tohumları taşıması yardımıyla bitkiler farklı yüksek rakımlara çıkıp iklim değişikliğinin tesirlerine adaptasyon açısından değerli bir imkân sağlıyorlar.”
LİDER YILMAZ Ankara – Akdeniz Tabiat Muhafaza Birliği Koordinatörü, BM Klâsik Hayvancılık ve Meralar Yılı hareketinin milletlerarası komitesi üyesi ve Avrupa Bölgesi Eş Lideri Yolda Girişim’in Lideri Engin Yılmaz, göçebe hayvancılığın, iklim değişikliği ile çabada kıymetli araç olduğunu kaydetti. Mera ve otlakların ağır korbon tavır alanları olduğuna belirten Yılmaz, hayvanların kuru ot ve yaprakları tüketmesiyle mera ve ormanlardaki yangınları da önlediğini vurguladı.
Yılmaz, Akdeniz ülkelerinin tamamında hayvan göçlerinin haritalanması çalışması yürütüldüğünü, Türkiye’de de bu çalışmanın başlatıldığını deklare etti. Yılmaz, “Kovid yüzünden saha çalışmamıza orta verdik lakin 2022 ortaları prestijiyle haritalar çıkacak. Bu data setleri, geleceğe ait tedbirler almak açısından kıymetli rol oynayacak” tabirlerini kullandı.
Yılmaz, göçebe hayvancılık ile iklim değişikliği içindeki farklı bir temasa işaret ederken, hayvan otlatmalarının, besin döngüsüne gübre katması, otlakların dinlenmesi ve ağaçların yenilenmesini mümkün kıldığını, toprağın ıslah ve direncini artırdığını söylemiş oldu. Yılmaz, hayvanların göçüyle suyun bulunduğu yerde tüketildiğini, bu biçimdece su üstündeki baskı ve iklim krizinin azalmasına yardımcı olduğunu aktardı.
Göçebe hayvancılıkla eko sistemin direncinin arttığını belirten Yılmaz, göçebe hayvancılıkta hayvanlar daima taşınabilir olduğu için gübrenin bir yerde toplanmayıp, toprağın ve suyun kirliliğini engellediğini, bilakis beslediğini kaydetti. Yılmaz, “Hani bok böceği üzere fazlaca değerli rol oynayan, toprağın filtrasyon sistemini güçlendiren böceklerin, canlıların da yaşamasını sağlıyor. Onlar yardımıyla, o nitrojeni toprağın içine gömerken, açtıkları kanallar yardımıyla toprağın erozyona karşı su filtrasyon nazaranvini de artırıyor” dedi.
Aile ile göçe çıkıldı
Yılmaz, göçebe hayvanların hareketliliği niçiniyle endüstriyel hayvancılığa bakılırsa fazlaca az ölçüde sera gazı salınımı gerçekleştirdiğini ve iklim dostu olduğunu vurguladı.
Göçebe hayvancılık ve bitkilerin iklim değişikliğine ahengini araştırmak üzere bir proje hazırlandığı ve göçebe Sarıkeçili bir aile ile bilim insanlarının göçe çıktığını anlatan Yılmaz, 350 kilometrelik bir rotanın bilgilerinin toplandığını bildirdi. Göçebe hayvanların dışkı yoluyla doğal tohumlama yaptığı ve iklimin korunmasına katkıda bulunduğu tezini lisana getiren Yılmaz, tespitlerini şu biçimde aktardı:
“Bu hayvanlar tabiatın takvimini izledikleri için, bitkiler tam tohuma durduğu vakit yola çıkıyorlar ve bu sırada, mesela, bir koyun diyelim günde 10 kilo ot yedi, 20 kilometre daha sonra hem dışkısıyla hem tüyleriyle bu bitkilerin tohumunu oraya taşımış oluyor ve aşikâr frekanslarla 350-400 kilometrelik bir rotadan bahsediyoruz. Bin koyun, bin 500 kilometrede 200 milyon tohum taşıyor toplam gidiş gelişinde. Göçebe hayvancıların bu tohumları taşıması yardımıyla bitkiler farklı yüksek rakımlara çıkıp iklim değişikliğinin tesirlerine adaptasyon açısından değerli bir imkân sağlıyorlar.”