IV Glutatyon dayanağının anti-aging (gençleştirici), cildinizi parlatıcı ve kronik hastalıklarla savaşan bir tesiri olduğunu biliyor muydunuz?
Her şey yolunda giderken ömrünüzü ve sıhhatinizi umursamayabilir, durup dururken bir tedavi almanın manası yok diye düşünebilirsiniz. Maalesef çoğumuz bu biçimde düşünüyor ve kendimiz için endişelenmiyoruz.
Bir şeyler sahiden karşıt gidene kadar sıhhatimiz için kollayıcı tedbirler almıyoruz. Fakat beden belirtileri gösterdiğinde altta yatan niye ekseriyetle aylar yahut yıllar boyunca saklanmış oluyor ve sürecin sonunda belirtiler gün yüzüne çıkıyor. Bugün sahip olduğunuz bir hastalığım temeli aslında yıllar evvel atılıyor.
Bedeniniz her saniye dikkate bedel sayıda kimyasal ve biyolojik süreç gerçekleştirir.
Günün her dakikası yapılan bu süreçler onları sürdürmek için gerekli olan vitamin, mineral ve antioksidanların karşılanabileceği besin kaynaklarına bağlıdır. Glutatyon ana antioksidanımızdır ve bu sistemlerin sıkıntısız ilerlemesi için major bir rol oynar.
Antioksidanlar, hücrelerinizi hür radikallerden ziyan görmekten koruyan unsurlardır.
radikaller. Hür radikaller, sağlıklı bir bedenin olağan metabolizmasının yan eserleridir.
Ayrıyeten çevresel toksinlere, uzamış gerilime, makus beslenmeye ve kirletici hususlara maruz kalma kararı da oluşurlar. Hücreleriniz özgür radikaller ve toksinlerle boğulduğunda, üretildikleri kadar çabuk ortadan kaldıramadığınız için hücresel düzeyde hasara ve erken yaşlanmaya yol açarlar.
Mitokondriler de hücrenin bütünü üzere hasar görür. Hücresel seviyede hasar ve mitokondri hasarı kronik hastalıklara davetiye çıkarır. Bu hastalıklar ve semptomlar içinde kronik yorgunluk, obezite, kanser, otoimmün hastalıklar, tiroid rahatsızlıkları, bağırsak rahatsızlıkları sayılabilir.
Glutatyon, bedenimizde doğal olarak da bulunan üç amino asitten ürettiği kıymetli bir antioksidandır. Bu aminoasitler L-sistein, L-glutamik asit ve glisindir. Glutatyon antioksidanların anası kabul edilir.
İçinde yaşadığımız gerilimli, kirli dünya düşünüldüğünde, bedenimizde üretilen glutatyonun yetersiz kalması ve vakit içinde kronik hastalıklara yada hastalık olarak adlandırmadığımız başka belirtilere sahip olmamız pek şaşırtan değil.
Glutatyon Düzeylerinin Yetersiz Olmasının niçinleri;
Uyku Bozuklukları
Travma
Yaşlanma
İlaçlar
Kronik gerilim
Kimyasal kirleticiler
Çevresel Toksinler
ışınım
Makûs beslenme
Günümüz dünyasında daima maruz kaldığımız yüksek düzeylerde gerilim ve toksinler düşünüldüğünde, glutatyon düzeyinizi artırmak, daha sağlıklı, daha üretken bir hayat sürmek için oyun değiştirici olabilir.
Her şey yolunda giderken ömrünüzü ve sıhhatinizi umursamayabilir, durup dururken bir tedavi almanın manası yok diye düşünebilirsiniz. Maalesef çoğumuz bu biçimde düşünüyor ve kendimiz için endişelenmiyoruz.
Bir şeyler sahiden karşıt gidene kadar sıhhatimiz için kollayıcı tedbirler almıyoruz. Fakat beden belirtileri gösterdiğinde altta yatan niye ekseriyetle aylar yahut yıllar boyunca saklanmış oluyor ve sürecin sonunda belirtiler gün yüzüne çıkıyor. Bugün sahip olduğunuz bir hastalığım temeli aslında yıllar evvel atılıyor.
Bedeniniz her saniye dikkate bedel sayıda kimyasal ve biyolojik süreç gerçekleştirir.
Günün her dakikası yapılan bu süreçler onları sürdürmek için gerekli olan vitamin, mineral ve antioksidanların karşılanabileceği besin kaynaklarına bağlıdır. Glutatyon ana antioksidanımızdır ve bu sistemlerin sıkıntısız ilerlemesi için major bir rol oynar.
Antioksidanlar, hücrelerinizi hür radikallerden ziyan görmekten koruyan unsurlardır.
radikaller. Hür radikaller, sağlıklı bir bedenin olağan metabolizmasının yan eserleridir.
Ayrıyeten çevresel toksinlere, uzamış gerilime, makus beslenmeye ve kirletici hususlara maruz kalma kararı da oluşurlar. Hücreleriniz özgür radikaller ve toksinlerle boğulduğunda, üretildikleri kadar çabuk ortadan kaldıramadığınız için hücresel düzeyde hasara ve erken yaşlanmaya yol açarlar.
Mitokondriler de hücrenin bütünü üzere hasar görür. Hücresel seviyede hasar ve mitokondri hasarı kronik hastalıklara davetiye çıkarır. Bu hastalıklar ve semptomlar içinde kronik yorgunluk, obezite, kanser, otoimmün hastalıklar, tiroid rahatsızlıkları, bağırsak rahatsızlıkları sayılabilir.
Glutatyon, bedenimizde doğal olarak da bulunan üç amino asitten ürettiği kıymetli bir antioksidandır. Bu aminoasitler L-sistein, L-glutamik asit ve glisindir. Glutatyon antioksidanların anası kabul edilir.
İçinde yaşadığımız gerilimli, kirli dünya düşünüldüğünde, bedenimizde üretilen glutatyonun yetersiz kalması ve vakit içinde kronik hastalıklara yada hastalık olarak adlandırmadığımız başka belirtilere sahip olmamız pek şaşırtan değil.
Glutatyon Düzeylerinin Yetersiz Olmasının niçinleri;
Uyku Bozuklukları
Travma
Yaşlanma
İlaçlar
Kronik gerilim
Kimyasal kirleticiler
Çevresel Toksinler
ışınım
Makûs beslenme
Günümüz dünyasında daima maruz kaldığımız yüksek düzeylerde gerilim ve toksinler düşünüldüğünde, glutatyon düzeyinizi artırmak, daha sağlıklı, daha üretken bir hayat sürmek için oyun değiştirici olabilir.