Haberleri takip et
Makaleyi paylaş
Kanser dünya çapında en yaygın ölüm nedenlerinden biridir. Birçok kişi tam olarak nasıl yaratıldığını bilmiyor. Bu nedenle doğrudan enfeksiyon da yaygın bir korkudur.
Özellikle kanser hastaları ile yakın temasta bulunan kişiler sıklıkla kanserin bulaşıcı olup olmadığını merak etmektedir. Bunun net cevabı şudur: Hayır, kanser bulaşıcı bir hastalık değildir. Burada kanser hücrelerinin bulaşmasının neden neredeyse imkansız olduğunu ve hangi son derece nadir durumlarda hala mümkün olabileceğini öğrenebilirsiniz.
Kanser, virüslerin veya bakterilerin neden olduğu soğuk algınlığı veya diğer bulaşıcı hastalıklardan farklıdır. Kanser Bilgi Servisi'ne göre kanser hücreleri vücut dışında yaşayamaz ve genellikle cildimizin doğal bariyerini geçmeyi başaramaz. Tümör hücreleri vücuda yaralanma veya soluma yoluyla girse bile, bağışıklık sistemi onları yabancı olarak tanır ve yok eder.
Günlük yaşamda dokunma, öksürme veya öpme yoluyla kansere yakalanma riski yoktur. Kanser Bilgi Servisi'ne göre bu güvenlik, bağışıklık sistemi zayıf olan kişiler için de geçerlidir. Canlı kanser hücrelerinin vücuda girip orada hayatta kalma olasılığı da son derece düşüktür.
Kan naklinin kanser hücrelerini aktarabileceği korkusu da mevcut araştırmalara göre temelsizdir. Ayrıca donörlerden alınan kanlar kapsamlı bir şekilde inceleniyor ve eski kanser hastaları çoğu zaman kan bağışı kapsamı dışında tutuluyor. Ve: Kan naklinin daha sonra ortaya çıkacak genel kanser riskini arttırdığı gerçeği de son araştırmalarda yalanlanmıştır.
Bağışıklık sistemi zayıf olan kişilere hastalıklı bir donör organı verildiğinde işler biraz farklıdır. Kanser Bilgi Servisi'ne göre, çok ender durumlarda, hastaların henüz tespit edilmemiş kanseri olan bir kişiden organ aldıkları ve daha sonra kendilerinin de kansere yakalandığı durumlar olabiliyor.
Ancak son 150 yılda, dünya çapında kanserin genellikle ameliyat sonucu insandan insana bulaştığı yalnızca bir avuç vaka belgelendi. Bunun bir örneği, daha önce bir hastadan aldığı, elindeki bir yara nedeniyle tümör hücreleriyle enfekte olan bir cerrahın durumudur. Ancak bu tür senaryolar mutlak istisnadır.
Kansere yakalanan cerrahın vakası 1996 yılında meydana geldi. Doktor, bir hastanın karnından sözde pleomorfik farklılaşmamış sarkomu (bağ dokusu tümörü) çıkardı ve elini yaraladı. Beş ay sonra doktor elinde şişkin bir şişlik keşfetti ve bunun aynı türden bir tümör olduğu ortaya çıktı. Vaka 1996 yılında New England Journal of Medicine'de bildirildi. Çalışma, bunun türünün ilk vakası olduğunu söyledi. Doktorun tetiklediği bağışıklık reaksiyonunun neden kanser hücrelerini öldürmediği hala belirsiz.
Yani kanserin kendisi bulaşıcı değildir. Ancak bazı kanser türlerinin riskini artırabilecek bulaşıcı virüsler ve bakteriler vardır. Bunlara insan papilloma virüsleri (HPV), hepatit B ve C virüsleri ve Helicobacter pylori bakterisi dahildir. Rahim ağzı, karaciğer veya mide kanseri gibi kanserlere neden olabilirler.
İşin iyi yanı şu: Her enfeksiyon otomatik olarak kansere yol açmaz. Kanser Bilgi Servisi'ne göre enfekte olanların yalnızca küçük bir kısmında kanser gelişiyor.
Bunu akrabaların bilmesi özellikle önemlidir, çünkü bu zor dönemde arkadaşlarının veya ailelerinin mesafeli olması kanser hastaları için genellikle streslidir. Açık bir konuşma belirsizliklerin giderilmesine yardımcı olabilir. Gerekirse tedavinizi yürüten doktorlardan veya bir kanser danışma merkezinden de destek isteyebilirsiniz.
Kanser bulaşıcı değildir. Kanser hücrelerinin bulaşması son derece olası değildir ve kesinlikle istisnai durumlarla sınırlıdır. Ancak kansere neden olabilecek virüs ve bakterilerin bulaşması mümkündür. Bu nedenle insan papilloma virüsüne veya hepatit B'ye karşı aşı yapılması tavsiye edilir.
Kanser dünya çapında en yaygın ölüm nedenlerinden biridir. Birçok kişi tam olarak nasıl yaratıldığını bilmiyor. Bu nedenle doğrudan enfeksiyon da yaygın bir korkudur.
Özellikle kanser hastaları ile yakın temasta bulunan kişiler sıklıkla kanserin bulaşıcı olup olmadığını merak etmektedir. Bunun net cevabı şudur: Hayır, kanser bulaşıcı bir hastalık değildir. Burada kanser hücrelerinin bulaşmasının neden neredeyse imkansız olduğunu ve hangi son derece nadir durumlarda hala mümkün olabileceğini öğrenebilirsiniz.
Kanser, virüslerin veya bakterilerin neden olduğu soğuk algınlığı veya diğer bulaşıcı hastalıklardan farklıdır. Kanser Bilgi Servisi'ne göre kanser hücreleri vücut dışında yaşayamaz ve genellikle cildimizin doğal bariyerini geçmeyi başaramaz. Tümör hücreleri vücuda yaralanma veya soluma yoluyla girse bile, bağışıklık sistemi onları yabancı olarak tanır ve yok eder.
Günlük yaşamda dokunma, öksürme veya öpme yoluyla kansere yakalanma riski yoktur. Kanser Bilgi Servisi'ne göre bu güvenlik, bağışıklık sistemi zayıf olan kişiler için de geçerlidir. Canlı kanser hücrelerinin vücuda girip orada hayatta kalma olasılığı da son derece düşüktür.
Kan naklinin kanser hücrelerini aktarabileceği korkusu da mevcut araştırmalara göre temelsizdir. Ayrıca donörlerden alınan kanlar kapsamlı bir şekilde inceleniyor ve eski kanser hastaları çoğu zaman kan bağışı kapsamı dışında tutuluyor. Ve: Kan naklinin daha sonra ortaya çıkacak genel kanser riskini arttırdığı gerçeği de son araştırmalarda yalanlanmıştır.
Bağışıklık sistemi zayıf olan kişilere hastalıklı bir donör organı verildiğinde işler biraz farklıdır. Kanser Bilgi Servisi'ne göre, çok ender durumlarda, hastaların henüz tespit edilmemiş kanseri olan bir kişiden organ aldıkları ve daha sonra kendilerinin de kansere yakalandığı durumlar olabiliyor.
Ancak son 150 yılda, dünya çapında kanserin genellikle ameliyat sonucu insandan insana bulaştığı yalnızca bir avuç vaka belgelendi. Bunun bir örneği, daha önce bir hastadan aldığı, elindeki bir yara nedeniyle tümör hücreleriyle enfekte olan bir cerrahın durumudur. Ancak bu tür senaryolar mutlak istisnadır.
Kansere yakalanan cerrahın vakası 1996 yılında meydana geldi. Doktor, bir hastanın karnından sözde pleomorfik farklılaşmamış sarkomu (bağ dokusu tümörü) çıkardı ve elini yaraladı. Beş ay sonra doktor elinde şişkin bir şişlik keşfetti ve bunun aynı türden bir tümör olduğu ortaya çıktı. Vaka 1996 yılında New England Journal of Medicine'de bildirildi. Çalışma, bunun türünün ilk vakası olduğunu söyledi. Doktorun tetiklediği bağışıklık reaksiyonunun neden kanser hücrelerini öldürmediği hala belirsiz.
Yani kanserin kendisi bulaşıcı değildir. Ancak bazı kanser türlerinin riskini artırabilecek bulaşıcı virüsler ve bakteriler vardır. Bunlara insan papilloma virüsleri (HPV), hepatit B ve C virüsleri ve Helicobacter pylori bakterisi dahildir. Rahim ağzı, karaciğer veya mide kanseri gibi kanserlere neden olabilirler.
İşin iyi yanı şu: Her enfeksiyon otomatik olarak kansere yol açmaz. Kanser Bilgi Servisi'ne göre enfekte olanların yalnızca küçük bir kısmında kanser gelişiyor.
- Hepatit B'ye karşı aşı – ne sıklıkla gereklidir?
- HPV aşısının kansere karşı son derece etkili olduğu görülüyor
Bunu akrabaların bilmesi özellikle önemlidir, çünkü bu zor dönemde arkadaşlarının veya ailelerinin mesafeli olması kanser hastaları için genellikle streslidir. Açık bir konuşma belirsizliklerin giderilmesine yardımcı olabilir. Gerekirse tedavinizi yürüten doktorlardan veya bir kanser danışma merkezinden de destek isteyebilirsiniz.
Kanser bulaşıcı değildir. Kanser hücrelerinin bulaşması son derece olası değildir ve kesinlikle istisnai durumlarla sınırlıdır. Ancak kansere neden olabilecek virüs ve bakterilerin bulaşması mümkündür. Bu nedenle insan papilloma virüsüne veya hepatit B'ye karşı aşı yapılması tavsiye edilir.