ANKARA (DÜNYA)
Türkiye’nin makine ihracatı bu yıl Ocak-Şubat periyodunda geçen yılın tıpkı devrine bakılırsa yüzde 12,4 artışla 4 milyar dolara yükseldi. Ölçü bazındaki artış yüzde 8,4 olurken, kilogram başı ortalama ihracat ise 6 doların üzerine çıktı. Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) datalarına nazaran, bu yılın birinci iki ayda, ortalarında savaş olan Rusya ve Ukrayna’ya yönelik ihracatta genel ortalamanın üzerinde artış yaşandı. Bunlardan Rusya’ya olan ihracat yüzde 55,3 artarken, Ukrayna’ya olan ihracat yüzde 40,3 oranında artış gösterdi.
MAİB Lideri Kutlu Karavelioğlu, Rusya ve Ukrayna’nın toplam makine ihracatı ortasındaki hissesinin yüzde 5,5 olduğu bilgisini verdi. Bilhassa servis ve bakım hizmetlerinin yakın bir coğrafyadan sağlanmasının makine bölümü için değerli avantaj teşkil ettiğini belirten Karavelioğlu, her iki ülke ile de kuvvetli işbirliklerinden bahsetti.
2021 yılında bu iki ülkeye yönelik ihracatın 1,2 milyar doları bulduğunu hatırlatan Karavelioğlu, “Rusya-Ukrayna krizinin pandemi kadar derin ve yaygın global tesirleri olabileceğini düşünüyoruz. İki ülke de makine bölümünün gereksinim duyduğu nitelikli çelikler ile döküm bölümünün gereksinim duyduğu külçe ve alyaj materyalleri üzere ana ve yardımcı unsurların değerli tedarikçilerinden.” dedi.
Bunların denklem dışına çıkmasının milletlerarası ölçekte biroldukca dengeyi bozacağına dikkat çeken Karavelioğlu, “Eski Sovyet ülkelerinin genel imalat sanayiinin dönüşümünü sağlayacak büyük çapta bir yatırım atılımı için ticari ve teknik partnerlere gereksinimleri olması ise Türkiye’nin önünü açıyor.” değerlendirmesini yaptı.
Dönüşümün en kuvvetli partnerlerinden birisinin Türkiye’nin makine imalat sanayii olduğuna değinen Karavelioğlu, “Fakat biz şu anda birinci olarakliği barış ve huzur ortamının hâkim bulunmasına veriyoruz. Komşu ülkelerimizdeki savaş, pandemi öncesi başlayan ve pandemi ile bir arada daha büyük belirsizliklere gerçek evrilen dünyada riskleri büyütüyor, yatırım iştahını azaltıyor. En kıymetli ihraç pazarımız olan Avrupa’da ise yeni bölgesel gelişmeleri birlikteinde getiriyor.” biçiminde konuştu.
“Üretimde yüzde 40’ı aşan bir artış yakaladık”
Makine teçhizat yatırımlarının son iki yılda neredeyse 1,5 katına çıktığını söz eden Karavelioğlu, “Yurt ortasında oluşan yüksek talep üzere yurt haricinden gelen siparişlerimiz de büyüdüğü için, makine üretimimizde yüzde 40’ları aşan bir artış yakaladık. Üretimdeki süratli artışının yanı sıra ÜFE’mizin de yüzde 65’e ulaşması, firmalarımızın ek işletme sermayesi gereksinimini her geçen gün artıyor.” sözlerini kullandı.
Maliyet artışının global rekabet gücünü olumsuz etkilememesi ve Türkiye’de artan yatırımları akamete uğratmaması için özel tahliller geliştirilmesi gerektiğini belirten Karavelioğlu, şunları söylemiş oldu: “Başta Almanya ve İtalya olmak üzere, kuvvetli makine imalat endüstrisi olan biroldukça AB ülkesinin, yerli endüstrilerini desteklemek üzere geliştirmekte olduğu özel takviye paketlerinin gerisinde kalmamalıyız. Evet, dünya güçlü bir müddetçten geçiyor lakin kamu-özel dal iş birliğinde bu süreci de başarılı bir imtihan vererek atlatabiliriz”
Türkiye’nin makine ihracatı bu yıl Ocak-Şubat periyodunda geçen yılın tıpkı devrine bakılırsa yüzde 12,4 artışla 4 milyar dolara yükseldi. Ölçü bazındaki artış yüzde 8,4 olurken, kilogram başı ortalama ihracat ise 6 doların üzerine çıktı. Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) datalarına nazaran, bu yılın birinci iki ayda, ortalarında savaş olan Rusya ve Ukrayna’ya yönelik ihracatta genel ortalamanın üzerinde artış yaşandı. Bunlardan Rusya’ya olan ihracat yüzde 55,3 artarken, Ukrayna’ya olan ihracat yüzde 40,3 oranında artış gösterdi.
MAİB Lideri Kutlu Karavelioğlu, Rusya ve Ukrayna’nın toplam makine ihracatı ortasındaki hissesinin yüzde 5,5 olduğu bilgisini verdi. Bilhassa servis ve bakım hizmetlerinin yakın bir coğrafyadan sağlanmasının makine bölümü için değerli avantaj teşkil ettiğini belirten Karavelioğlu, her iki ülke ile de kuvvetli işbirliklerinden bahsetti.
2021 yılında bu iki ülkeye yönelik ihracatın 1,2 milyar doları bulduğunu hatırlatan Karavelioğlu, “Rusya-Ukrayna krizinin pandemi kadar derin ve yaygın global tesirleri olabileceğini düşünüyoruz. İki ülke de makine bölümünün gereksinim duyduğu nitelikli çelikler ile döküm bölümünün gereksinim duyduğu külçe ve alyaj materyalleri üzere ana ve yardımcı unsurların değerli tedarikçilerinden.” dedi.
Bunların denklem dışına çıkmasının milletlerarası ölçekte biroldukca dengeyi bozacağına dikkat çeken Karavelioğlu, “Eski Sovyet ülkelerinin genel imalat sanayiinin dönüşümünü sağlayacak büyük çapta bir yatırım atılımı için ticari ve teknik partnerlere gereksinimleri olması ise Türkiye’nin önünü açıyor.” değerlendirmesini yaptı.
Dönüşümün en kuvvetli partnerlerinden birisinin Türkiye’nin makine imalat sanayii olduğuna değinen Karavelioğlu, “Fakat biz şu anda birinci olarakliği barış ve huzur ortamının hâkim bulunmasına veriyoruz. Komşu ülkelerimizdeki savaş, pandemi öncesi başlayan ve pandemi ile bir arada daha büyük belirsizliklere gerçek evrilen dünyada riskleri büyütüyor, yatırım iştahını azaltıyor. En kıymetli ihraç pazarımız olan Avrupa’da ise yeni bölgesel gelişmeleri birlikteinde getiriyor.” biçiminde konuştu.
“Üretimde yüzde 40’ı aşan bir artış yakaladık”
Makine teçhizat yatırımlarının son iki yılda neredeyse 1,5 katına çıktığını söz eden Karavelioğlu, “Yurt ortasında oluşan yüksek talep üzere yurt haricinden gelen siparişlerimiz de büyüdüğü için, makine üretimimizde yüzde 40’ları aşan bir artış yakaladık. Üretimdeki süratli artışının yanı sıra ÜFE’mizin de yüzde 65’e ulaşması, firmalarımızın ek işletme sermayesi gereksinimini her geçen gün artıyor.” sözlerini kullandı.
Maliyet artışının global rekabet gücünü olumsuz etkilememesi ve Türkiye’de artan yatırımları akamete uğratmaması için özel tahliller geliştirilmesi gerektiğini belirten Karavelioğlu, şunları söylemiş oldu: “Başta Almanya ve İtalya olmak üzere, kuvvetli makine imalat endüstrisi olan biroldukça AB ülkesinin, yerli endüstrilerini desteklemek üzere geliştirmekte olduğu özel takviye paketlerinin gerisinde kalmamalıyız. Evet, dünya güçlü bir müddetçten geçiyor lakin kamu-özel dal iş birliğinde bu süreci de başarılı bir imtihan vererek atlatabiliriz”