Marmara zelzelesinden daha sonra selden de kurtuldu
Selin vurduğu Bozkurt’ta kızı Defne Kafadar (15) ile bir arada yaşayan Dilek Paşpınar, sel felaketine ilçe merkezinde çalıştığı dokumacılık fabrikasında yakalandı. Fabrikanın bir anda suyla dolması üzerine çatıya çıkan Dilek Başpınar ve arkadaşları, 16 saat daha sonra arama kurtarma grupları tarafınca kurtarıldı. Yanında sele kapılanları goren Dilek Başpınar’ın, 17 Ağustos Marmara sarsıntısını de İstanbul’da yaşadığı ve üzerine yıkılan dolabın altından çıkarıldığı ortaya çıktı. Dilek Başpınar, sağ kurtulduğu sarsıntının yıl dönümü olan 17 Ağustos 2006 tarihinde dünyaya gelen kızı Defne’ye sarılarak yaşadıklarını DHA’ya anlattı.
‘SON ANDA SELE KAPILMAKTAN KURTULDUM’
Sel geldiği sırada fabrikada üst kattaki yemekhanede olduklarını anlatan Dilek Başpınar, “Öğle arasıydı, işverenimiz ‘sel geliyor’ dedi. Kızım konutta yalnızdı. Meskene gitmek için kapıyı açtım; lakin sular bir anda içeri girmeye başladı. Çabucak kapıyı kapattık. Son anda sele kapılmaktan kurtuldum. Sular ikinci kata gelmeye başlayınca çatıya çıktık. Fakat o gece yağmur hiç dinmedi ve tekrar içeri girdik. 16 saat boyunca kurtarılmayı bekledik. Sabaha karşı AFAD ekipleri geldi, bata çıka bizi kurtardılar” dedi.
‘ÖLÜMÜ BEKLEDİK’
Dilek Başpınar, mahsur kaldığı anlarda kızını düşündüğünü belirterek, “Suyun üzerinde beşerler gördüm. Kurtaramadık. hiç bir şey yapamadık. ‘Buradan çıkmayacağım’ dedim artık. Aşağı gidenler, selde çığlık atanları duydukça hiç bir şey yapamıyoruz. Çok makus bir olaydı. İnsanın hiç bir şey gözünün önüne gelmiyor; yalnızca evlatları, ailesi geliyor aklına. Yüzüne baktığımız insanların vefat haberlerini aldıkça bir de burada cenaze otomobillerini gördükçe hiç unutamıyorum. Küçücük erkek çocuğu gözümüzün önünden gitti, yakalayamadık. Çok berbat bir olay, Allah kimseye yaşatmasın. Sel aldı götürdü insanları, hayvanları, otomobilleri hiç bir şey bırakmadı. Bulduğunu götürdü. O kökleriyle gelen ağaçlar, kütükler Allah’ım unutamıyorum o anları. ‘Bina yıkılacak’ diye korktuk dışarı çıkamadık. Vefatı bekledik. 1 dakika ile hayatta kaldım” sözlerini kullandı.
‘SELDEKİ DEHŞET ZELZELESİ GEÇTİ’
Dilek Başpınar, Marmara sarsıntısını de yaşadığını hatırlatarak, “17 Ağustos zelzelesinde 1 aylık evliydim. Gece bir çatırdama sesi duydum. Yatak odası dolabı üzerimize geldi. Bizi çıkardılar. tekrar da konutumuza giremedik. Parklarda yattık zelzeleden daha sonra. Fakat seldeki endişe onu da geçti. Buradaki kaygıyı anlatamam. Su aldığını götürdü, aldığını götürdü kimseye bir şey yapamadık. Zelzele bir anlıktı ama burada vefatı bekledik saatlerce. Büyük bir fabrika bulunmasına karşın her taraftan su geldi. Canımızı kurtardık diye seviniyoruz ama bu sefer etrafımıza ulaşamıyoruz” diye konuştu.
Selin vurduğu Bozkurt’ta kızı Defne Kafadar (15) ile bir arada yaşayan Dilek Paşpınar, sel felaketine ilçe merkezinde çalıştığı dokumacılık fabrikasında yakalandı. Fabrikanın bir anda suyla dolması üzerine çatıya çıkan Dilek Başpınar ve arkadaşları, 16 saat daha sonra arama kurtarma grupları tarafınca kurtarıldı. Yanında sele kapılanları goren Dilek Başpınar’ın, 17 Ağustos Marmara sarsıntısını de İstanbul’da yaşadığı ve üzerine yıkılan dolabın altından çıkarıldığı ortaya çıktı. Dilek Başpınar, sağ kurtulduğu sarsıntının yıl dönümü olan 17 Ağustos 2006 tarihinde dünyaya gelen kızı Defne’ye sarılarak yaşadıklarını DHA’ya anlattı.
‘SON ANDA SELE KAPILMAKTAN KURTULDUM’
Sel geldiği sırada fabrikada üst kattaki yemekhanede olduklarını anlatan Dilek Başpınar, “Öğle arasıydı, işverenimiz ‘sel geliyor’ dedi. Kızım konutta yalnızdı. Meskene gitmek için kapıyı açtım; lakin sular bir anda içeri girmeye başladı. Çabucak kapıyı kapattık. Son anda sele kapılmaktan kurtuldum. Sular ikinci kata gelmeye başlayınca çatıya çıktık. Fakat o gece yağmur hiç dinmedi ve tekrar içeri girdik. 16 saat boyunca kurtarılmayı bekledik. Sabaha karşı AFAD ekipleri geldi, bata çıka bizi kurtardılar” dedi.
‘ÖLÜMÜ BEKLEDİK’
Dilek Başpınar, mahsur kaldığı anlarda kızını düşündüğünü belirterek, “Suyun üzerinde beşerler gördüm. Kurtaramadık. hiç bir şey yapamadık. ‘Buradan çıkmayacağım’ dedim artık. Aşağı gidenler, selde çığlık atanları duydukça hiç bir şey yapamıyoruz. Çok makus bir olaydı. İnsanın hiç bir şey gözünün önüne gelmiyor; yalnızca evlatları, ailesi geliyor aklına. Yüzüne baktığımız insanların vefat haberlerini aldıkça bir de burada cenaze otomobillerini gördükçe hiç unutamıyorum. Küçücük erkek çocuğu gözümüzün önünden gitti, yakalayamadık. Çok berbat bir olay, Allah kimseye yaşatmasın. Sel aldı götürdü insanları, hayvanları, otomobilleri hiç bir şey bırakmadı. Bulduğunu götürdü. O kökleriyle gelen ağaçlar, kütükler Allah’ım unutamıyorum o anları. ‘Bina yıkılacak’ diye korktuk dışarı çıkamadık. Vefatı bekledik. 1 dakika ile hayatta kaldım” sözlerini kullandı.
‘SELDEKİ DEHŞET ZELZELESİ GEÇTİ’
Dilek Başpınar, Marmara sarsıntısını de yaşadığını hatırlatarak, “17 Ağustos zelzelesinde 1 aylık evliydim. Gece bir çatırdama sesi duydum. Yatak odası dolabı üzerimize geldi. Bizi çıkardılar. tekrar da konutumuza giremedik. Parklarda yattık zelzeleden daha sonra. Fakat seldeki endişe onu da geçti. Buradaki kaygıyı anlatamam. Su aldığını götürdü, aldığını götürdü kimseye bir şey yapamadık. Zelzele bir anlıktı ama burada vefatı bekledik saatlerce. Büyük bir fabrika bulunmasına karşın her taraftan su geldi. Canımızı kurtardık diye seviniyoruz ama bu sefer etrafımıza ulaşamıyoruz” diye konuştu.