Toplumsal ağlara davet: Kâğıt üstünde kalmayın
LİDER YILMAZ Ankara – Yaman, 18 Kasım Perşembe günü Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Lideri Dr. Ali Taha Koç ile bilim erkeklerinı komitede ağırlayacaklarını kaydetti. Türkiye’nin dijital gelişmeninin ele alınacağı bu toplatıların akabinde Facebook’la başlayan toplumsal medya platformlarıyla görüşmelerin devam edeceğini aktaran Yayman, bu çerçevede 25 Kasım’da TikTok, 2 Aralık’ta ise Google ve Youtube’u dinleyeceklerini bildirdi. Yayman, “Siber faşizm, ırkçılık, nefret lisanı, İslamofobi üzere, bayana şiddet, çocuk tacizi mevzuları başta olmak üzere toplumsal ağların aslında insanların kendilerini söz edecekleri bir demokratik taban olmaktan çıkıp bir kara propaganda merkezi hâline gelmesi ve cinsellikten bayana şiddet, şahsi hakların korunmasından öbür sorun alanlarına kadar hususlarla anılmasını biz hakikat bulmuyoruz” dedi. Hem özgürlüğü hem ulusal güvenliği koruyacak bir anlayışı savunduklarını vurgulayan Yayman, koronavirüs salgını sürecinde insanların sanal ortamda geçirdikleri vaktin katlanarak arttığını, dijital dönüşümün hızlandığını, klâsik yapıların bu değişim karşısında metamorfoz yaşadığını söylemiş oldu.
Facebook’la yaptıkları görüşmelerin tarafların birbirini anlaması bakımından yararlı geçtiğini, başka toplumsal sağ sağlayıcılarıyla da birebir beklenti ortasında olduklarını belirtti. Yayman, şöyleki devam etti: “TBMM olarak yalnızca Facebook’un, Instagram’ın değil, tüm toplumsal ağlardan Londra’da, Berlin’de, New York’ta, Viyana’da, Paris’te, Madrid’de hangi hukuka riayet ediyorlarsa Türkiye’de de bu hukuka riayet etmelerini talep ediyoruz. Kendilerini ulus devletlerin üstünde görmelerini, yasamanın, yürütmenin ve yargının üstünde nazaranrek buyurgan bir halla hareket etmelerini hakikat bulmuyoruz. Probleme, hem özgürlüklerimizi korumak hem ulusal güvenliğimizi korumak bağlamında siyaset üstü olarak bakıyoruz. Gayemiz demokrasiyi, siyaseti, şahısların haklarını, özgürlükleri ve dataları korumak.”
60 milyon kullanıyor
Hüseyin Yayman, toplumsal ağların Türkiye’de kağıt üstünde değil, çalışanı, idaresi ve resmi adresiyle temsilciliklerini açmalarını istediklerini tabir etti. 84 milyonluk Türkiye’de 60 milyon sosya ağ kullanıcının bulunduğuna dikkat çeken Yayman, Türkiye’nin toplumsal ağlar için bu açıdan değerli bir ülke pozisyonunda olduğunu, üye sayısı ve etkileşimin fazlalığının bu ağların sorumluluklarını da arttırdığını kaydetti. ABD’de Donald Trump, Türkiye’de MHP Genel Lideri Devlet Bahçeli, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu örneği haricinde sayısız hesabın toplumsal ağlar tarafınca askıya alındığını hatırlatan Hüseyin Yayman, şunları kaydetti:
“Sosyal ağların, terör örgütlerine gösterdikleri müsamahayı seçilmiş siyasetçilere götermemeleri kabul edilemez. Toplumsal ağlar kara propaganda merkezi haline gelmemeli, palavra haber, dezenformasyon hususlarına yönelik düzenleme gerekiyor. Bizim kırmızı çizgimiz çocukların istismar edilmesine mani olunması, şiddet, bayana şiddet, insan ticareti ve buraların maalesef, bir kara propaganda, palavra haber merkezine dönüşüp insanların kişilik haklarının zedelenmesidir. Anayasamıza uygun bir düzenlemenin olması en büyük talebimizdir.”
LİDER YILMAZ Ankara – Yaman, 18 Kasım Perşembe günü Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Lideri Dr. Ali Taha Koç ile bilim erkeklerinı komitede ağırlayacaklarını kaydetti. Türkiye’nin dijital gelişmeninin ele alınacağı bu toplatıların akabinde Facebook’la başlayan toplumsal medya platformlarıyla görüşmelerin devam edeceğini aktaran Yayman, bu çerçevede 25 Kasım’da TikTok, 2 Aralık’ta ise Google ve Youtube’u dinleyeceklerini bildirdi. Yayman, “Siber faşizm, ırkçılık, nefret lisanı, İslamofobi üzere, bayana şiddet, çocuk tacizi mevzuları başta olmak üzere toplumsal ağların aslında insanların kendilerini söz edecekleri bir demokratik taban olmaktan çıkıp bir kara propaganda merkezi hâline gelmesi ve cinsellikten bayana şiddet, şahsi hakların korunmasından öbür sorun alanlarına kadar hususlarla anılmasını biz hakikat bulmuyoruz” dedi. Hem özgürlüğü hem ulusal güvenliği koruyacak bir anlayışı savunduklarını vurgulayan Yayman, koronavirüs salgını sürecinde insanların sanal ortamda geçirdikleri vaktin katlanarak arttığını, dijital dönüşümün hızlandığını, klâsik yapıların bu değişim karşısında metamorfoz yaşadığını söylemiş oldu.
Facebook’la yaptıkları görüşmelerin tarafların birbirini anlaması bakımından yararlı geçtiğini, başka toplumsal sağ sağlayıcılarıyla da birebir beklenti ortasında olduklarını belirtti. Yayman, şöyleki devam etti: “TBMM olarak yalnızca Facebook’un, Instagram’ın değil, tüm toplumsal ağlardan Londra’da, Berlin’de, New York’ta, Viyana’da, Paris’te, Madrid’de hangi hukuka riayet ediyorlarsa Türkiye’de de bu hukuka riayet etmelerini talep ediyoruz. Kendilerini ulus devletlerin üstünde görmelerini, yasamanın, yürütmenin ve yargının üstünde nazaranrek buyurgan bir halla hareket etmelerini hakikat bulmuyoruz. Probleme, hem özgürlüklerimizi korumak hem ulusal güvenliğimizi korumak bağlamında siyaset üstü olarak bakıyoruz. Gayemiz demokrasiyi, siyaseti, şahısların haklarını, özgürlükleri ve dataları korumak.”
60 milyon kullanıyor
Hüseyin Yayman, toplumsal ağların Türkiye’de kağıt üstünde değil, çalışanı, idaresi ve resmi adresiyle temsilciliklerini açmalarını istediklerini tabir etti. 84 milyonluk Türkiye’de 60 milyon sosya ağ kullanıcının bulunduğuna dikkat çeken Yayman, Türkiye’nin toplumsal ağlar için bu açıdan değerli bir ülke pozisyonunda olduğunu, üye sayısı ve etkileşimin fazlalığının bu ağların sorumluluklarını da arttırdığını kaydetti. ABD’de Donald Trump, Türkiye’de MHP Genel Lideri Devlet Bahçeli, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu örneği haricinde sayısız hesabın toplumsal ağlar tarafınca askıya alındığını hatırlatan Hüseyin Yayman, şunları kaydetti:
“Sosyal ağların, terör örgütlerine gösterdikleri müsamahayı seçilmiş siyasetçilere götermemeleri kabul edilemez. Toplumsal ağlar kara propaganda merkezi haline gelmemeli, palavra haber, dezenformasyon hususlarına yönelik düzenleme gerekiyor. Bizim kırmızı çizgimiz çocukların istismar edilmesine mani olunması, şiddet, bayana şiddet, insan ticareti ve buraların maalesef, bir kara propaganda, palavra haber merkezine dönüşüp insanların kişilik haklarının zedelenmesidir. Anayasamıza uygun bir düzenlemenin olması en büyük talebimizdir.”