Türkiye Çelik Üreticileri Derneği (TÇÜD), 2022 yılı Mart ayına ait üretim, tüketim ve dış ticaret datalarını deklare etti.
Buna nazaran, mart ayında Türkiye’nin ham çelik üretimi, geçen yılın tıpkı ayına bakılırsa yüzde 2,9 azalarak 3,3 milyon tona geriledi. Ham çelik üretimi, yılın birinci 3 ayında yüzde 4,7 düşüşle 9,4 milyon ton düzeyinde gerçekleşti.
Sonuncu mamul çelik tüketimi, martta yıllık bazda yüzde 16,8 azalarak 2,6 milyon ton; ocak-mart periyodunda yüzde 6,5 gerileyerek 8,5 milyon ton oldu.
Çelik eserleri ihracatı arttı
Martta çelik eserleri ihracatı, ölçü tarafından yıllık bazda yüzde 7,2 artışla 1,7 milyon ton; kıymet istikametinden yüzde 43,9 yükselişle 1,6 milyar dolar olarak kayıtlara geçti.
Ocak-mart devrinde, geçen yılın tıpkı periyoduna kıyasla ihracat ölçü olarak yüzde 4 artarak 4,3 milyon ton, paha olarak yüzde 48,8 yükselerek 4 milyar dolar oldu.
Bilgilere göre, mart ayında çelik eserleri ithalatı, geçen yılının tıpkı ayına bakılırsa ölçü istikametinden yüzde 20,7 azalışla 1,2 milyon ton, kıymet tarafından yüzde 14,6 yükselişle 1,3 milyar dolar olarak gerçekleşti.
Geçen yılın ocak-mart devrinde yüzde 92,03 olan ihracatın ithalatı karşılama oranı, bu yılın birebir devrinde yüzde 93,44 düzeyine çıktı.
Dünya ham çelik üretimindeki düşüş eğilimi sürdü
Dataları pahalandıran TÇÜD Genel Sekreteri Veysel Yayan, dünya ham çelik üretimindeki düşüş eğiliminin, Rusya-Ukrayna savaşının global yansımaları, tedarik zincirindeki kesintiler ve güç krizinin olumsuz tesirleri sebebiyle mart ayında da devam ettiğini belirtti.
Martta dünyanın en büyük 15 ham çelik üreticisi ülke listesinde Hindistan, Brezilya ve Tayvan dışındaki ülkelerin üretimlerinde düşüşler görüldüğünü aktaran Yayan, şu sözleri kullandı: “Türkiye’nin ham çelik üretimindeki düşüşün yanı sıra talepteki gerilemenin ve inşaat kesiminin sakin geçmesinin de tesiriyle en son mamul çelik tüketimi yüzde 6,5 geriledi. İnşaat ve tedarik zincirinde olağanlaşmayı desteklemeye yönelik adımların, 2022 ve 2023’te çelik talebinde ölçülü bir artışa imkan vermesi, Türkiye’nin çelik talebinin 2022 yılında yüzde 6,4 artışla 35,5 milyon ton civarında gerçekleşmesi bekleniyor. Rusya-Ukrayna savaşı, hammadde ve yarı eser bakımından Rusya’ya yüksek oranda bağımlılığı olan Türkiye için hem risk birebir vakitte fırsat oluşturdu. Fakat bilhassa yassı mamüllerin yurt içi tedarike yöneleceği tarafındaki beklentiler, talebin Çin, Hindistan üzere ülkelere yönelmesi sebebiyle karşılık bulamadı.”
DTÖ, Türkiye’yi haklı buldu
Yayan, Ticaret Bakanlığının teşebbüsleriyle AB’nin uygulamaya aktardığı son muhafaza tedbirinin, Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Mutabakatı’nın “ithalatın öngörülemeyen niçinlerden ötürü artması” ve “ciddi ziyan tehdidinin gerçek bulgulara dayalı olması” şartlarıyla çeliştiği tarafındaki Türkiye’nin görüşlerinin, Dünya Ticaret Örgütünce (DTÖ) haklı bulunduğunu hatırlattı.
Bu kapsamda yaptığı teşebbüslerden ötürü Ticaret Bakanlığına teşekkür eden Yayan, şunları kaydetti: “AB Kurulundan beklediğimiz; EUROFER’in ve kimi AB’li çelik üreticilerinin haksız taleplerinin peşine takılarak yapmış olduğu yanlışlı uygulamayı hızla gözden geçirip, Türkiye ile bir daha STA ve Gümrük Birliği muahedesi kararlarını de dikkate alan, özgür ve adil ticaret kurallarını oluşturmasıdır. Bu durum, her iki tarafın da lehinedir. Avrupa ile ortasında bulunduğumuz coğrafik pozisyon, vakit zaman Avrupa’nın Türk çelik mamüllerine, vakit zaman da Türkiye’nin Avrupa çelik mamüllerine olan muhtaçlığı sebebiyle karşılıklı çıkar temelinde sürdürülmesi gereken bir mahiyet taşımaktadır. Bu münasebetin tahrip edilmesi sadece Türkiye’nin değil, AB’nin de aleyhinedir. AB Komitesinin bu sonucu düzeltme olgunluğunu göstereceği ümit edilmekte, aksi takdirde bugüne kadar askıya alınan karşı önlemlerin uygulamaya aktarılması beklenmektedir. Müdafaa önlemi uygulamasının kaldırılmasının, dünyadaki gibisi uygulamalar için de örnek teşkil edeceği, dünya çapında hür ve adil ticaret koşullarının oluşturulmasına katkı sağlayacağı kıymetlendirilmektedir.”
Buna nazaran, mart ayında Türkiye’nin ham çelik üretimi, geçen yılın tıpkı ayına bakılırsa yüzde 2,9 azalarak 3,3 milyon tona geriledi. Ham çelik üretimi, yılın birinci 3 ayında yüzde 4,7 düşüşle 9,4 milyon ton düzeyinde gerçekleşti.
Sonuncu mamul çelik tüketimi, martta yıllık bazda yüzde 16,8 azalarak 2,6 milyon ton; ocak-mart periyodunda yüzde 6,5 gerileyerek 8,5 milyon ton oldu.
Çelik eserleri ihracatı arttı
Martta çelik eserleri ihracatı, ölçü tarafından yıllık bazda yüzde 7,2 artışla 1,7 milyon ton; kıymet istikametinden yüzde 43,9 yükselişle 1,6 milyar dolar olarak kayıtlara geçti.
Ocak-mart devrinde, geçen yılın tıpkı periyoduna kıyasla ihracat ölçü olarak yüzde 4 artarak 4,3 milyon ton, paha olarak yüzde 48,8 yükselerek 4 milyar dolar oldu.
Bilgilere göre, mart ayında çelik eserleri ithalatı, geçen yılının tıpkı ayına bakılırsa ölçü istikametinden yüzde 20,7 azalışla 1,2 milyon ton, kıymet tarafından yüzde 14,6 yükselişle 1,3 milyar dolar olarak gerçekleşti.
Geçen yılın ocak-mart devrinde yüzde 92,03 olan ihracatın ithalatı karşılama oranı, bu yılın birebir devrinde yüzde 93,44 düzeyine çıktı.
Dünya ham çelik üretimindeki düşüş eğilimi sürdü
Dataları pahalandıran TÇÜD Genel Sekreteri Veysel Yayan, dünya ham çelik üretimindeki düşüş eğiliminin, Rusya-Ukrayna savaşının global yansımaları, tedarik zincirindeki kesintiler ve güç krizinin olumsuz tesirleri sebebiyle mart ayında da devam ettiğini belirtti.
Martta dünyanın en büyük 15 ham çelik üreticisi ülke listesinde Hindistan, Brezilya ve Tayvan dışındaki ülkelerin üretimlerinde düşüşler görüldüğünü aktaran Yayan, şu sözleri kullandı: “Türkiye’nin ham çelik üretimindeki düşüşün yanı sıra talepteki gerilemenin ve inşaat kesiminin sakin geçmesinin de tesiriyle en son mamul çelik tüketimi yüzde 6,5 geriledi. İnşaat ve tedarik zincirinde olağanlaşmayı desteklemeye yönelik adımların, 2022 ve 2023’te çelik talebinde ölçülü bir artışa imkan vermesi, Türkiye’nin çelik talebinin 2022 yılında yüzde 6,4 artışla 35,5 milyon ton civarında gerçekleşmesi bekleniyor. Rusya-Ukrayna savaşı, hammadde ve yarı eser bakımından Rusya’ya yüksek oranda bağımlılığı olan Türkiye için hem risk birebir vakitte fırsat oluşturdu. Fakat bilhassa yassı mamüllerin yurt içi tedarike yöneleceği tarafındaki beklentiler, talebin Çin, Hindistan üzere ülkelere yönelmesi sebebiyle karşılık bulamadı.”
DTÖ, Türkiye’yi haklı buldu
Yayan, Ticaret Bakanlığının teşebbüsleriyle AB’nin uygulamaya aktardığı son muhafaza tedbirinin, Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Mutabakatı’nın “ithalatın öngörülemeyen niçinlerden ötürü artması” ve “ciddi ziyan tehdidinin gerçek bulgulara dayalı olması” şartlarıyla çeliştiği tarafındaki Türkiye’nin görüşlerinin, Dünya Ticaret Örgütünce (DTÖ) haklı bulunduğunu hatırlattı.
Bu kapsamda yaptığı teşebbüslerden ötürü Ticaret Bakanlığına teşekkür eden Yayan, şunları kaydetti: “AB Kurulundan beklediğimiz; EUROFER’in ve kimi AB’li çelik üreticilerinin haksız taleplerinin peşine takılarak yapmış olduğu yanlışlı uygulamayı hızla gözden geçirip, Türkiye ile bir daha STA ve Gümrük Birliği muahedesi kararlarını de dikkate alan, özgür ve adil ticaret kurallarını oluşturmasıdır. Bu durum, her iki tarafın da lehinedir. Avrupa ile ortasında bulunduğumuz coğrafik pozisyon, vakit zaman Avrupa’nın Türk çelik mamüllerine, vakit zaman da Türkiye’nin Avrupa çelik mamüllerine olan muhtaçlığı sebebiyle karşılıklı çıkar temelinde sürdürülmesi gereken bir mahiyet taşımaktadır. Bu münasebetin tahrip edilmesi sadece Türkiye’nin değil, AB’nin de aleyhinedir. AB Komitesinin bu sonucu düzeltme olgunluğunu göstereceği ümit edilmekte, aksi takdirde bugüne kadar askıya alınan karşı önlemlerin uygulamaya aktarılması beklenmektedir. Müdafaa önlemi uygulamasının kaldırılmasının, dünyadaki gibisi uygulamalar için de örnek teşkil edeceği, dünya çapında hür ve adil ticaret koşullarının oluşturulmasına katkı sağlayacağı kıymetlendirilmektedir.”