Hoş Geldin! Bir Sen Eksiktin

Adanali

Member
Elimi sandalyenin arasına sıkıştırdım. Bir ya da bilemedin üç saniye arasında kaldı. Kan toplamış. Elimi çekince baktım. Acısına takılmadım. Baktım elime; bir sen eksiktin dedim. Hoş geldin çizgi şeklinde toplanmış kan izi. İki gün sonra morarırsın. Hoş geldin. Hakikaten baktım da bir sen eksiktin.

Bir parmağım morarmış. Yürürken zorlanınca fark ettim. Sanırım ayaklarıma çok sık bakmıyorum. Doğal olan bu mu bilmiyorum. Diğer ayağımda şişlik var. Onu da diğerinin morluğunu incelerken fark ettim. En son iş yerinde ayağımı çekmeceye çarpınca sanırım sorun ayaklarımda dedim. Bu sıralar zehirli bir sinek istilası var. Kendimi bildim bileli sinek ısırmaz beni. Herkesin yaz kabusu sivrisinekler bu yaşıma kadar henüz beni rahatsız etmedi. Bacağımın üç farklı yerinde yaraya sebep oldular. Bugün yakından incelerken ''24 sene boyunca bana yaklaşmadınız tam ayağımda yaralar varken mi geldiniz? Tebrik ederim. Hoş geldiniz. Bir siz eksiktiniz'' dedim.

Kesmeyen bıçak, kaos dolu iş yeri, bakkaldaki adamın asık suratı, üst komşunun bitmeyen kavgası, yan apartmanın susmak bilmeyen alarmı, dolan çöp kovası... Hepsine tek tek ''Bir sen eksiktin, hoş geldin!'' dedim.

Ne basit dertler değil mi? Lafı bile edilmeye değmez. Çevremde olup biten acılar canımı o kadar yakıyor ki ben artık kornişten kopan perdeye bile söyleniyorum. Kaldıramıyorum. Beni etkilemesi etkilememesi fark etmez. Bu kadar çok acının arasında nefes alamıyorum. Boğazıma çökmüş dertlerin arasında bir de yemeğin yanmasıyla, kahvenin taşmasıyla uğraşmak istemiyorum.

Birileri bir yerde vahşice katledilirken, cani adamın teki onu aklın almayacağı şekilde canından ederken,

Yüzüne baktığım bu adam acaba beni öldürür mü diye endişelenirken,

Taksinin camını yaz kış açık bırakıp, başıma bir şey gelirse bağırırım sesim duyulur diye planlar yaparken,

Kadın tanıdıklarımdan, yaşamak için sadece ve sadece hayatta kalmak için aldıkları olağanüstü önlemleri dinlerken,

Her gün gölgesinde dinlendiğim ağacın bir sabah sebepsizce yerinden edileceğini düşünürken,

Daha 2 hafta önce ''Doğa harikası'' diye bahsettiğim ormanlar yanarken,

Kendi doğal yaşamında -insanlara rağmen- yaşamaya devam eden hayvanlar yanarak ölürken,

Dün birilerinin huzurlu yuvam diye başını soktuğu ev başına yıkılırken,

Her gün başını sevdiğim sokak köpeğini yoldan geçen biri gözünü kırpmadan tekmelerken, Daha dünyaya gözünü yeni açmış çocuğun üzerine bombalar yağarken,

Ve bunların hepsi aynı gün içerisinde yaşanırken güçlü kalamadım.

Kaynakça
Medyacuvali